12 Haziran 2010 Cumartesi

durmadan bilinmez: mavi

yürümeden,
maviyi kana karıştırmadan az evvel
gitmeler fistanını giymiş de üstüne;
temizlensin kan diye durmuş, bir ağacın gölgesinde.

peygamberlikten cayan;
morarmış gözleri,
sıçrayan seslerin derin imgeleri,
ve iç içe geçmiş nicesi ile
gelmiş de durmuş;
nasıl enerjik, nasıl da cesur
sakinliği istemekte
kardeşim deniz,
bir ağacın gölgesinde.

yükselen gölge:
yaşanmamışı sezen ,
ateşten kor yaratan kabullenişlerin;
değecek göz arandığı ve dahi duramadığı,
özlemsiz bitişlerin sarısı ile
özlemin kırmızısına övgü ve suskusunun içiçeliğinde
esen rüzgarlardan hemen sonra,

maviden ez evvel,
yorgun ,
oturmuş da bir ağacın gölgesinde;

yükselen gölge,
lacivert durgun denizde,
bir balık etmiş,

sadece dinlenmek ve serinlemek isteyeni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder