12 Haziran 2010 Cumartesi

kadr kıymet

el ele verdik çocuklar;
bir başkanın mümkünlüğünde, sevgiye inandık da,
imeceden tuğlalar çektik, çiçek çitli binamıza.
bulutlardan şiir çektik ;
kadre kıymet yüklenmiş,
deniz kenarı bir toprağın yüzünde;
zıtlığımızın birlikteliğine gönderme,
derin kuyular içine.

çekildik, deniz kenarında, bir erin yüzüne.
kan firarisinin, dökme dökme gözleriyle
tuğladan binalar dikdik, güvenlik kendimizce,
güvendik sadeceliğimize.
çiçek çitli binamızın, derin kuyularının nazik çekinikliğiyle,
kardeşçe.

şiirler çektik,
patlayan korkuların, buhar olmuş
bulutlarından,
dökme gözlerimizle…

ve, şimdi korkar yine sözlerimiz.

yakalanırsa diye gözlerimiz,
komutan bakışlı bir gidene.

ve umut taşımaya başlar erimiz, dünde kalan gözlerinde
okunabilen özlemiyle.

üzülürüz.

ve bilemeyiz,
karasal iklimin sert rüzgarıyla,
dönebilir mi birliğine, yenidenliğine,
bulutsuz çiftçiliğine…

veya ,
nasıl boyun eğmeyecek tanrıların kan isteğine,
kadr gecesinde, kıymetlisine.

oysa
kadrine kıymet yükleyip de düşmüştü zaten yoluna .
kıymet,
bilememişti de kendisini taşıyanı,
taşıyanın,
taşınmaz bulutlara çıkmıştı gözleri.

ey aynı tanrı!
hala neden yok tahammülün,
sensizlikte dahi varolmaya çalışan,
er-il bir ada-m- gözlerine…

üzülürüz
kıymetinde yenilenin,
kıymeti şahsileştirmesine…
kardeşliğe.
yenilenin, mümkünlüğe inancımız olmasına…
çiçek çitli çekinikliğe.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder