12 Haziran 2010 Cumartesi

umur

gözlerinde ki uzaklığın,
tebessümün ve
hafifçe iki yana salladığın başın,
oldu emanetin.
suratından emir alan elin,
otobüsüme el sallarken.

umur.
umur olmalı ismi emanetinin.

değil mi ki;
uzak bakışın, boşluğun;
çizgilerin, bilememezliğindir;

umur olmalıdır ismi,
emanetinin.


biliyormusun
kalanı düşünüyorum bir süredir.
otobüs gittiğinde,
kalanın nereye gittiğini.
eve mi, ormana mı, denize mi,
nereye?
cehennemin dibine değilmiş,
öğrendim bunu 3 senede.

uzağa diyordu ya bakışların.
uzak nereyedir.
nerereye gidiyor şimdi izin?

göremiyorum,
uzağa giden benken…

anlıyabiliyorum sadece.
uzağa gidenin ,
uçurumu olurmuş özlemi,
ve arkasında kalırmış gözleri…

öğrendim sonraları,
içki içmemiş, televizyon izlemişsin saatlerce.
düşünmenin de uzağına atmışsın beni,
ertelemişsin.

yine kusmamak için,
gururunu.


gururlandırdın beni
iki yana salladığın başınla.

oysa,
tebessüm çizgilerinden öpmek de,
uçurumunda sevişmek de mümkündü.

umurum emanet kalsaydı kalbinde…
ben giderken uzaklara…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder