12 Haziran 2010 Cumartesi

eflatun

bir eşşek, bir heybe;
kafa önde düşünür gider,
tüm dervişliğiyle:
hırsının.

söyler türkü:
"tutku ki paylaşılmaz,
düşürür yollara.
çeker içine arayanı".


ey derviş,
kaldır kafanı.

aç çemberini gökyüzüne.
bir ölü yıldızsa yüzünü gülümseten,
gör kardeşini.
dinle bak ne çok ışıksız derviş seslenir,
gökten yeryüzüne.

gel derviş,
soluklan önce.

vazgeçme ne yıldızından,
ne yolundan.
mevlütler okut ,
diz çöküp dua edene tanık ol,
serüvencilerin hikayelerini dinle.

gel derviş,
soluklan önce.

kaldır kafanı , (u)yutucu hırsından.

dinle gökyüzünün yakarışını.
ne çok define avcısı gördü dünya, ne çok yıldızın kayışını, ne çok çocuk gördü,
çaresizce dilek tutan.

biliriz, kıymetlidir gömün,
biliriz, paylaşılmaz tutkun.
vazgeçme ne yıldızından,
ne yolundan.
bil, severiz biz de, seni serüvenci kılanı.

gel derviş ,
soluklan önce.

mümkünü gör,
kaldır kafanı:
bak çiçekler açmış, insan mayısında deyip;
gömüsününün zenginliğini orda bırakanın,
zikrinden doğan
eflatunu.

gör ki,
çocuklar, çaresizliğin,
yokoluş olmadığını öğrensinler.

deneyebilsinler,
parlayan bir yıldız olmayı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder