12 Haziran 2010 Cumartesi

mütebessim

içi geçmiş, vahı kalmış giderken sen;
kalana,
bir yansımanın sessizliğine, hesap sorar;
köylü ağacıklar.
bastırma kokar ağızları.

ve
baskınlarda uyanmış,
ayaz gecelerle barışık mütebessim çocukların
götürülüşü anlatılır
gittiğin şehirde.
bir bakkal tarafından, bir hemşehriye…
duyarsın,
kalanın sızısını.

dersin, zaten hep yenilendir kabullenmenin sakinleri,
fark etmez köyde ya da şehirde görünmeleri.
zaten güneş çoktaan tanrısı olmuştur, tüm gölgelerin.
ve zaten o yüzden birdir güneş.


biliriz,
korkmaz,
güneşi arayan.
oyy gölgeler içinde bir çocuk.
gece yarısı kendine açılan düğmelerinden içine uzanan karanlıkta,
mahcup erotizmiyle, ve ikiyüzünü gösteremeyen
tek yüzlü,
che baskılı tşörtüyle,
basamaz gaza.

oysa bilirdik hani, cesur olurdu tanrısız olan.

oyy gölgeler içinde bir çocuk,
güneşini arayan.
bir sessiz kabuleniş.

ağacıklar tepinir gölgesinde.

sense,
gidensin .
ellerin kolların bağlanmış,
mütebessim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder