5 Nisan 2009 Pazar

saklanbaç

-ankara:

saklanbaç oynar;
aramak, bulmak, bulunmak.
yorgunluğunu şubata saklar,
oynar da oynar.
ağzında sigara, boynunda kravat
ve kara kelimelerle.

-eskişehir

bir şubata varamama telefonu acı acı çalan.
“kelime, bir arayıcısını daha gömdü yüksek ışığıyla”
dedi metalik bir ses.

aramak
ve bulmaya bunca yaklaşmak
ahh
şubatta ölüm zordur öğrettin de,
hani bize ocak ı yazacaktın.

-istanbul

ezilmişliği yüreğinde,
yağmur istedi rabbinden.
düşmeden
başı dönmüş ayakta duramazken, düşmeden.
bakma dedi.
uçurtmanın ipine basarak çıkılan yolda,
gözalıcı karadeliklerden kafasını çeviremeyene.

uçurtma
ve kıravat
sığmaz tek boyna.

-ankara

körü olduğum beyazlar,
değişik renklerle tanımlanan yüzlercesi ile
sevişilen boşluk gecelerinde
değildi.
ve onun zamanında
aşk, ölümden hep daha gizemliydi.

zafer ekin karabay'ı saygıyla anarım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder