25 Nisan 2009 Cumartesi

çakal ve kadın

aydınlık , besili bir günde
nan-kör bir uyanıklık yürüten köylünün
karadüşlü gözleri ,
kara kelimelerle örülmüş
sığın-ak-sak kulubesi içinde
kelime kelime idam sehpaları kurar geçmişe.

setsiz sular akar, göz alabildiğine kara.
değer yıkılır, barajlar yıkılır
gözün alabildiği anne çocuk vesaire
değerler yıkılır
sığın-ak-sak kulübe içinde.

davetiyeler basılır matbu,
avının etrafında dönen
ve enerjisiyle nefessizliğine tokluk yaratan
çak-al keskinliğinde.:

“-günahsa gerçek kime ne;
sen de ak, sineğin yağı mahkumiyeti düğününde;
kazanamadığında yıkılsın sevap
bir karadüşte “
.
davetiyeler basılır matbu,
nefessizliğe tokluk derdinde köylü:

“söz birliği etmiş apıçaralarının
çöl kokan kelimelerle emzirdiği
sevgi-li hanım efendi-siz boşluk bilir misiniz?
sek sek, seke seke aşılanan nice ağacı bilir misiniz?
sekiniz adım adım, adınız olsun antsızlığınız
dendi mi hiç size.
e durmayın emsenize.

adım adım sevgili hanım.
her adım bir çocukluk sevgisi
korkmayın lal olası dudağımdan,
kapatma gözler sizinkisi
siz hiç çocukluk ezmediniz değil mi?

kelime kelime şiir olur yaşam,
buldozer olunur, ezilir ezan .

ve rüzgar ve fırtına ve ve çöl ve göl ve sen ve biz ve kan ve ter
hepsi emrinizde
uyanın
sonu yok dibin

durmayın emsenize.
gelsenize önce bize, sonra yavaş yavaş kendinize
kelime kelime”

kadının söylediğidir:
ah ne cesur gözalabildiğine seller sahibi gözleriniz
her rüzgar emrinizde; leşleriniz olmuş, dün gidemedikleriniz.

acır içim ah!
gözün alamadığı suskunluklarda yaşayan,
silemediği büyümüş çocuğuna bakan anneye.
ve gözün varamadığı
iyiyle kötünün birliğinin evinde
öğrenilemeyen barış’a.

ve yolun yarısında
kardeş kazancını mağlubiyet belleyip
belleğinizin siyah noktalarında çıkan yağı
varoluşçuluk belleyip leşleştirdiklerinize ,
göz diktiklerinize.

biliniz
göze alamadığınız dipte anneniz

bir saksı, bir kök
değer her kelimenize.
ölsenize…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder