bir koca dağa yaslayıp da sırtımızı
içerken cigaramızı,
dışarda olmayı söyleşirdik seninle
dönüşsüzce çıkmamıştık belki
ama dönmemek için irade doldurmuştuk cigaramıza.
bir asil sarhoşluk bestelemişti bizden olan
ve sen hep onu söylerdin
konu ufka geldiğinde
dün
bacakların alçılı, pencereden bakarken dağlara
söylediğin gibi özlemle değil,
baş dönmesiyle:
“korkma uç
hadi uç
oyy geride kaldı
o çember
sen hala niye korkuyorsun
korkusuzluğunu dünyaya haykırmak için çıktığın dağda,
kanatlarının kırılmasından.
korkma uç
hadi uç
bitmesin cigaran
sırrın söze geldiğinde
hazır olsun yüreğin,
açılsın kanatların enginlere
diye.
korkma uç
oyy düşersen
bil ki iradesizliğinden
korkma uç,
hadi uç “
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder